Sanata Kabataş Dokunuşu

Salon dolu. Çıt çıkmıyor. Heyecan ve merak içindeyiz. Sade bir sahne düzeni var. İcra edilecek eserlerin ruhuna çok uygun. Işıklandırma çok önemlidir sanat temsillerinde. O da çok iyi. İzleyici sahneye odaklanıyor.

Çok sayıda farklı eserin özenle seçildiği belli olan konserin farklı bölümlerini piyano, keman, viyolonsel, flüt eşliğinde dinliyoruz. Eserler gerçekten de çok güzel derlenmiş. Sahnede sırası gelip seçtiği eseri seslendiren herkes amatör, fakat her biri profesyonel müzisyenler kadar başarılı… Ruhumuza dinginlik ve renk katıyorlar o akşam.

Kendini geleceğe hazırlamakla meşgul bu gencecik insanlar, yaşamın üretim kaynağına değer ve önem verdikleri için bir aradalar. Bir araya gelişleri çok eskiye dayanmıyor. Sadece 3 ay önce bir karar almışlar ve sonra Boğaziçi Üniversitesi’nin oda orkestrası kurumsallaşmış okulun içinde. Fakat, yeni öğrencilerin gelişi ve mezun olanların okuldan ayrılışıyla kadro sürekli yenileniyormuş tabi.

Bireysel performansların 3 ayda ortaya çıkmasını daha bir anlayabiliriz ama orkestranın sahnede gördüğümüz ahengine şapka çıkarmak lazım. Bu ahenk, heyecan ve coşkunun biraz eksik olmasıyla dahi ortaya çıkamaz.

Konserin ilk bölümünde bireysel ve 2-3 kişilik performanslar yer alıyor. İkinci bölümde ise sadece orkestra var sahnede. Emeği geçen tüm öğrencilerin eline, emeğine ve ruhuna sağlık. Ancak, biz Kırmızı Siyah’lılar için iki özel insan var sahnede Zeynep Dost ve Duygu Esenkar. İki kardeşimiz de 2016 yılı mezunu. Zeynep Dost’u iki kişilik bir eser icrasında izliyoruz ilk bölümde. Daha sonra, orkestrada hem Zeynep Dost, hem de Duygu Esenkar var sahnede. Film müziklerini seslendirmeyi tercih etmişler orkestra için. Koro da güzel kullanılmış eserlerde. Harry Potter ve Godfather filmlerinin müzikleri canlılık katıyor orkestranın ahengine. Eserleri herkesin isteyerek seslendirdiği çok belli. Seyirci hisseder sahnedeki sanatçının o an ruhundan neler geçtiğini.

Kulaklarımızın pası gidiyor. Hepimiz dinginleşmiş, günün yorgunluğunu ve yaşamın günlük mücadelelerini unutmuş durumdayız. Mest olmuş bir haldeyiz kısacası.

Konserin çıkışında, Zeynep Dost ve Duygu Esenkar ile kucaklaşıyoruz. Boğaziçi Üniversitesi’nde eğitimini sürdürmekte olan diğer Kabataşlı kardeşlerimizle de tanışıyoruz. Her yer kırmızı-siyah renklere bürünüyor bir anda. Çünkü, herkes atkısı ile gelmiş. Topluca fotoğraf çektiriyoruz. Bazı kardeşlerimizi de kaybediyoruz kalabalıkta. Heyecanlı bir mutluluk var konserin bitiminde.

Birbirimize son bir kez sarılıp evlerimize, yurtlarımıza gitmek üzere dağılıyoruz. Biz keyiften kendimizden geçmişken ne oldu acaba diye telefonlara bakıyoruz ve gerçek hayata dönüveriyoruz birden. Rusya’nın Türkiye Büyükelçisi vurulmuş, Berlin’de bir Noel pazarına bir kamyon dalmış, 12 kişi hayatını kaybetmiş, Zürih’te de silahlı bir terörist etrafa ateş açmış…

İnsanoğlu! Bir yanda gülen yüzleriyle sanat ve estetik üreten insanlar, diğer yanda yok edici şeytan ruhlular. Bizlerin bütün lüksü, 2 saatliğine dünyanın karanlık yüzüne arkamızı dönmüş olmak. Aydınlığa kaçmaya çalışmış olmak yani. Kendimize zaman çalıyoruz. Zeynep Dost ve Duygu Esenkar sayesinde başarıyoruz bunu.

Sizler güzellikler üretmeye devam edin çocuklar. Yolunuz hep açık olsun aydınlığa doğru. İnsan olmak erdemli olmayı gerektiriyorsa, böyle erdem sahibi olun ve olalım hep birlikte.

Yaşamda bazı değerler vardır. Bu dünyada tek bile kalsanız o değerleri savunan, asla yolunuzdan yana şüphe duymazsınız. Sanat ve estetik üretmek de böyle bir değer işte.

 

CEVAP YAZIN